|
aklindaki.blogspot.com |
Türk şairi ve yazarı (Tekirdağ 1840-Sakız 1888). Müneccimbaşı Mustafa Asım Bey'in oğlu olan, dedesi Abdüllatif Paşa'nın yanında büyüyen Namık Kemal (asıl adı Mehmet Kemal'dir), onunla birlikte Anadolu ve Rumeli'de, Sofya'da bulundu. Özel dersler alarak yetiştirilip, İstanbul'a döndükten (1857) sonra, Tercüme Odası'na girdi. Şinasi'yele yakınlık kurarak Tasvir-i Efkar'da yazmaya başladı (1863). Şinasi Paris'e kaçınca (1865) da gazetenin yayınını sürdürüp, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne üye oldu. Siyasal yazıları yasaklayan sadaret buyruğunun yayınlanmasından sonra Erzurum vali yardımcılığına atanarak İstanbul'dan uzaklaştırılmak istenince, Mustafa Fazıl Paşa2nın çağrısına uyarak Paris'e kaçtı (1867). Londra'da Ziya Paşa'yla birlikte Hürriyet gazetesini çıkardı (1868). Yeni Osmanlılar arasındaki anlaşmazlıklar büyüyünce Hürriyet'ten ayrılıp, Zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın yazısı üstüne İstanbul'a dönerek (1870), Ebüzziya Tevfik'le birlikte İbret gazetesini yayınlamaya başladı (1872). "Garaz Maraz"dır başlıklı yazısından ötürü gazete kapatılarak Gelibolu mutasarrıflığına atanıp, dört ay sonra dönünce, İbret'te yazmayı sürdürdü. Vatan Yahut Silistre piyesinin oynandığı gece (1 Nisan 1913) gördüğü büyük ilginin anlatıldığı bir yazısının İbret'te yayınlanması üstüne, hükümetin bu tür yazılar yayınlanmaması konusundaki uyarısına yeni bir yazısıyla yanıt verince, gazete süresiz kapatılarak (1873), Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Rodos'a, Namık Kemal de Magosa'ya sürüldü.
Murat V'in tahta geçmesiyle çıkarılan aftan yararlanarak İstanbul'a dönen (1876) Namık Kemal, Devlet Şurası üyeliğine getirilip, Kanunu Esasi'nin hazırlanmasında görev aldı. Kanunu Esasi'nin Abdülhamit II tarafından onaylanmasından kısa süre sonra, asayişi bozan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklanarak (1877) yargılandı ve Midilli'ye sürüldü. Bir daha İstanbul'a dönemeyip, Midilli (1879), Rodos (1884), Sakız görevinde öldü. Ölümünden sonra, vasiyeti uyarınca cenazesi Gelibolu'da Bolayır'a aktarıldı.
Tanzimat döneminin en önemli düşünce ve sanat adamlarından Namık Kemal, önceleri Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avni gibi şairlerin etkisiyle divan edebiyatı geleneğini sürdüren şiirleri yazmış, Şinasi'yle tanıştıktan ve Avrupa'ya gittikten sonraysa, Batı etkisindeki yeni edebiyatın gelişmesi, yayılması uğrunda çalışmış, Bahar-ı Daniş, Celalettin Harzemşah, İntibah adlı yapıtlarına yazdığı önsözlerde ve eşeltiri yapıtlarında eski edebiyata karşı çıkmıştır. "Vatan, millet, hürriyet" gibi o dönemde yeni sayılan kavramlar çevresinde bir düşünce şiirini amaç almakla birlikte, gerek dil, gerek biçim olarak eski şiirin etkisinden kurtulamamıştır.
Sanatın Halkı eğitmek için bir araç olduğunu, toplumsal yarar sağlaması gerektiğini savunarak, özellikle eleştiri, makale, oyun, roman türlerinde verdiği yapıtlarla halkın çıkarlarını koruyacak bir meşrutiyet yönetiminin kurulmasını amaç alan Namık Kemal, Sanatın gerçeğe ve doğaya uymasının gerekliliği üstünde durmuş olmakla birlikte, oyunlarında ve romanlarında romantizmin etkisinden sıyrılamamıştır. Dilde yalınlaşmayı, konuşma dilinin kullanılmasını savunurken de oyunları dışında süslü, ağır bir dille yazmıştır. Bütün Tanzimat aydınlarında görülen bu ikilik bir yana, edebiyatın yenileşmesi yolunda verdiği savaşımla döneminin en etkin, kendinden sonraki kuşağı da etkileyen sanatçısıdır. Şiirleri (Namık kemal'in Hususi Mektupları, 4 cilt, 1967- 1969) kitap olarak yayınlanmış, yapıtlarının aşağı yukarı tümü günümüz Türkçe'sine aktarılmıştır.
Romanları: İntibah (1876), Cezmi (1880).
Oyunları: Vatan yahut Silistre (1873), Zavallı Çocuk (1873), Akif Bey (1874), Gülnihal (1875), Celalettin Harzemşah (1885), Renan Müdafaanamesi (1908), vb.
Tarih Yapıtları: Evrak-ı Perişan (ünlü hükümdarların yaşamları, 1872) Osmanlı Tarihi (1888; yeni basımı 3 cilt, 1971- 1974), Büyük İslam Tarihi (1975'te basıldı).